Vitamin D deficiency is known to be widely in Western
populations. The implications of this in terms of bone health are increasingly understood,
yet its impact on other health areas, particularly mental health, is unclear. Although
recent data shown that vitamin D has an important impact on pathophysiology and
progression of serious chronic illness, vitamin D deficiency may be common,
especially in the risk groups who utilize limited sunshine such as elderly,
pregnant and children. Low vitamin D levels are associated with depression,
poor mood and other mental disorders. Most important data about relationship
between vitamin D and depression is determination of vitamin D receptors at
most area in brain and immüno reactivity of 1-alpha-hydroxylase that convert to
1.25(OH)D from 25(OH). Although there are a number of trials that have suggested
a role on lower serum vitamin D level and pathophysiology of depression, more
studies were need about vitamin D supplementation on treatment of depression.
Vitamin D deficiency is still major public health problem for our country. Primarycare
patients with a history of depression may be an important target for assessment
of vitamin D levels.
D vitamini
yetersizliği özellikle Batı toplumlarında yaygın olarak görülmektedir. D
vitamininin kemik sağlığı açısından etkileri giderek anlaşılmasına karşın,
henüz diğer sağlık alanlarında, özellikle mental sağlık alanındaki etkileri
yeterince belirlenmemiştir. D vitaminin birçok kronik hastalığın
patofizyolojisi ve ilerlemesinde rolü olduğu bilinmesine karşın, son yapılan
çalışma verileri, D vitamini yetersizliğinin özellikle güneş ışığını sınırlı
alanlar, yaşlılar, gebe ve çocuklar gibi bazı risk gruplarında yaygın olduğunu
göstermektedir. Serum D vitamininin düşük olması depresyon, anksiyete ve stres
ile ilişkili olabileceği belirtilmektedir. D vitamini ve depresyon arasındaki
ilişkiyi güçlendiren en önemli bilginin beynin birçok alanında D vitamini
reseptörleri saptanması ve 25(OH)D’yi 1.25(OH)D’ye metabolize eden 1-α
hidroksilaz enziminin önemli immüno reaktivite göstermesinin olduğu öne
sürülmüştür. Serum D vitamini düzeyinin düşük olması ve depresyon patofizyolojisi
üzerine birçok araştırma bulunmasına karşın, depresyon tedavisinde D vitamini
suplemantasyonunun rolü konusunda daha fazla çalışmaya gerek duyulmaktadır. D
vitamini yetersizliğinin ülkemiz içinde halen bir halk sağlığı sorunu olduğu
unutulmamalıdır vedepresyon ile düşük serum D vitamini düzeyleri arasında
ilişki nedeniyle, özellikle depresyon hikâyesi olan kişilerde serum D vitamini
düzeylerinin saptanması önerilebilir.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 28, 2017 |
Submission Date | April 5, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 4 Issue: 3 |