Multipl skleroz (MS), öncelikle genç yetişkinlerde görülen ve merkezi sinir sistemini etkileyen kronik bir hastalıktır. MS'nin etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte, immün yanıtta önemli görevleri olan CD4+ T hücrelerini içeren otoimmün mekanizmaların rol oynadığı düşünülmektedir. T hücreleri ve makrofajların dahil olduğu inflamatuar reaksiyonlar, MS lezyonlarında yaygın olarak görülür. B lenfositleri, plazma hücreleri ve antikorlar da MS patogenezine katkıda bulunur. Temel bağışıklık sistemi bileşenleri olan nötrofiller, lenfositler ve monositlere ek olarak trombositler de inflamatuar süreçlerde rol oynar, ancak bu hücrelerin MS prognozu ile ilişkileri kesin değildir. Heterojen doğası nedeniyle, MS’nin klinik belirtileri etkilenen merkezi sinir sisteminin konumuna bağlı olarak değişir. MS tanı ve takibi için birkaç potansiyel biyobelirteç tanımlanmış olsa da bunların hiçbiri evrensel olarak kabul edilmemiştir. Çalışmalar, MS hastalarında eritrosit, trombosit ve lökosit popülasyonları dahil olmak üzere tam kan sayımı parametrelerini incelemiştir. MS hastalarında sağlıklı kontrollere kıyasla kan sayımı testlerinde gözlenen değişiklikler, hastalık prognozu ile ilişkili olabilir. Örneğin, MS hastalarında eritrosit frajilitesinde artış ve hemoglobin seviyelerinde değişiklikler bildirilmiştir. Lökosit sayıları ve nötrofil/lenfosit oranının hastalık şiddeti ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Trombosit aktivasyonu ve immün hücrelerle etkileşim de MS patofizyolojisine katkıda bulunmaktadır. Bununla birlikte, MS'de tam kan sayımı parametrelerinin rolü üzerine kesin bilgiler sağlamak için bu alandaki çalışmaların genişletilmesine ihtiyaç vardır. Erken tanı ve prognoz tahmini için güvenilir biyobelirteçlerin tanımlanması, MS hastalarını yönetimini büyük ölçüde geliştirecektir. Dahası, bu faydalar, mevcut semptomatik tedavilere odaklanmanın ötesine geçerek hastaların iyileşmesini sağlamada önemli gelişmelere yol açabilir.
Multiple sclerosis (MS) is a chronic disease that affects the central nervous system in primarily young adults. Although the exact etiology of MS is unknown, autoimmune mechanisms are thought to play a crucial role, especially with CD4+ T cells involved in the immune response. Inflammatory reactions involving T cells and macrophages are commonly observed in MS lesions. B lymphocytes, plasma cells, and antibodies also contribute to MS pathogenesis. Neutrophils, lymphocytes, monocytes, and platelets, key immune system components, play roles in inflammatory processes, but their association with MS prognosis remains inconclusive. Due to its heterogeneous nature, clinical manifestations of MS vary depending on the location of the affected central nervous system. While several potential biomarkers have been identified for MS diagnosis and monitoring, none have been universally accepted. Studies have examined complete blood count parameters in MS patients, including erythrocyte, platelet, and leukocyte populations. Changes in these parameters have been observed in MS patients compared to healthy controls and may be related to disease prognosis. For example, increased erythrocyte fragility and altered hemoglobin levels have been reported in MS patients. Leukocyte counts and ratios, such as the neutrophil/lymphocyte ratio, have shown associations with disease severity. Platelet activation and interaction with immune cells have also been implicated in MS pathophysiology. Nevertheless, further research is needed to fully understand the role of complete blood count parameters in MS. Identifying reliable biomarkers for early diagnosis and prognosis prediction would greatly enhance MS management. Moreover, these benefits could lead to substantial improvements in achieving complete recovery of patients, surpassing the focus on current symptomatic treatments.
Blood count Multipl sclerosis leukocyte neutrophil lymphocyte
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Genel Pratisyenlik |
Bölüm | Derlemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 8 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |