SUMMARY
Objective: Centaury oil (the extract of Hypericum perforatum obtained with olive oil) is traditionally used for the treatment of wounds in Turkey. Centaury oil has analgesic and anti-infectious properties beside wound healing effect. There are many studies about the positive effect of this extract on wound healing in literature. But there is no mention about the animal studies that show which pathways are involved in.
Method: In our study the effect of centaury oil in early stages (first 7 days) and late stages (second 7 days) of wound healing was showed on the mice (mus. musculus) by creating sterile sutures on their back. In addition, the gene expression profiles of VEGFA, VEGFB, VEGFC, PDGFB and FGF2 genes which have roles in wound healing via angiogenesis were studied by RT-PCR method.
Results: Due to our results, centaury oil has positive effects on the surface of the wounds in early stages but has no effect on late stages. The gene expression levels of VEGFA, VEGFB, VEGFC and FGF2 were increased in early stages of wound healing but only VEGFA gene expression level was increased in late stages. The gene expression findings were correlated with morphological findings in both early and late stages of wound healing.
Conclusions: According to our morphological results, centaury oil can be useful if it is used in the first week of the wound. At the end of our study, our findings are important for exploring the effect of centaury oil on angiogenesis via VEGFA, VEGFB, VEGFC and FGF2 genes in early stages of wound healing.
Keywords: Centaury oil, Hypericum perforatum L., wound healing, angiogenesis, gene.
ÖZET
Amaç: Kantaron yağı (Hypericum perforatum’ un zeytinyağı ile elde edilen ekstresi) Türkiye’ de yıllardır çeşitli yaraların tedavisinde geleneksel olarak kullanılmaktadır. Kantaron yağının yara iyileştirici özellikleri yanında anti-enflamatuar ve anti-inflamatuar özellikleri bulunmaktadır. Literatürde bu yağın yara iyileşmesine olan pozitif etkisi ile ilgili birçok çalışma vardır. Ancak literatürde şimdiye dek bu özelliklerin hangi yolaklar üzerinden olduğunu gösterir hayvan deneylerini içeren detaylı bir çalışma bulunmamaktadır.
Yöntem: Çalışmamızda kantaron yağının yara iyileşmesi üzerine erken dönem (ilk 7 gün) ve geç dönem (ikinci 7 gün) etkisi; farelerde (mus. musculus) sırt bölgesinde steril sütürler oluşturulup farklı zaman aralıklarında kantaron yağı uygulanarak gösterilmeye çalışılmıştır. Çalışmamızda ayrıca bu dönemde tüm gruplardan alınan dokulardan Real Time PCR yöntemi ile anjiyogenez üzerinden yara iyileşmesinde aktif rol oynayan VEGFA, VEGFB, VEGFC, PDGFB ve FGF2 genlerinin gen ekspresyon profilleri incelenmiştir.
Bulgular: Elde ettiğimiz sonuçlara göre, farelerde oluşturulan yara yüzeylerinde morfolojik olarak kantaron yağının erken dönem kullanımında yara iyileşmesine pozitif etkisi olmakta, geç dönem uygulanmasında ise yara iyileştirici etkisi görülmemektedir. Yara iyileşmesinin erken dönemlerinde (akut dönem) VEGFA, VEGFB, VEGFC ve FGF2 genlerinin gen ekspresyonlarında artış görülmekte iken geç dönemlerinde ise bu etki yalnızca VEGFA geninde saptanmaktadır. Yara iyileşmesinin erken ve geç dönemlerinde bulunan gen ekspresyonu bulguları, yara iyileşmesinin morfolojik olarak incelendiği çalışmamızın ilk bölümündeki bulgularla korelasyon göstermektedir.
Sonuç: Morfolojik açıdan elde ettiğimiz bulgularımız kantaron yağının yara iyileşmesine yara oluştuktan sonraki ilk haftada (akut dönem) pozitif etkisi olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Çalışmamız sonucunda elde ettiğimiz bulgular; kantaron yağının yara iyilşemesi üzerine olan etkisinin yara iyileşmesinin erken döneminde anjiyogenezde rol oynayan VEGFA, VEGFB, VEGFC ve FGF2 üzerinden yaptığını göstermesi açısından önemlidir.
Anahtar sözcükler: Kantaron yağı, Hypericum perforatum, yara iyileşmesi, anjiyogenez, genBirincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Basic Science Research Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016Cilt: 38 Sayı: 2 |