Aim. Violence against women resulting in death is an important problem facing us in the society and community. This study aimed to determine the socio-economic, socio-cultural and demographical characteristics, compositions of committed violence and cause of death of the victims to display and interpret a profile of the assailants. Methods. Data of 40 women who underwent autopsy at the Department of Morgue Specialization, Forensic Medicine Institute were evaluated between the dates of 1 January 2002 and 1 June 2002. Relatives of the victims were contacted and initial interview forms were arranged according to the victims and assailant profile. Results. Seventeen (42.5%) of the cases were aged between 19-30 years and 12 (30.0%) between 31-40 years. Educational status was primary school in 33 (82.5%), university degree in one and no education in six cases. While 27 (67.5%) of the cases had a child, 13 (32.5%) of the cases were childless. Ten of the victims (25.0%) had two child, nine (22.5%) had three, five (12.5%) had one and three (7.5%) had five and more children. Crime scene was a home in 34 (85.0%) cases, office in one, street and empty property in five. Conclusions. Violence against women requires a teamwork including not only forensic medicine specialists but also other medical specializations, lawyers, security forces and democratic mass organizations to be recognized. We believe that a comprehensive approach including the prevention of violence-associated deaths in women and rehabilitation processes is necessary.
Keywords: Violence, women, death, forensic medicine.
Özet
Amaç. Ölümle sonuçlanan kadına yönelik şiddet, sosyal ve toplumsal yaşamın önemli sorunları olarak karşımızda durmaktadır. Bu çalışmada, saldırıya uğrayan kişinin, sosyoekonomik, sosyokültürel ve demografik özellikleri, uğradığı şiddetin niteliği, ölüm şekli ve ölüm nedeni belirlenerek bir saldırgan profili ortaya konarak yorumlanması amaçlanmıştır. Yöntem. Ocak-Haziran 2002 tarihinde Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi'ne getirilerek otopsisi yapılan 40 kadın olgu incelendi. Olguların yakınları ile görüşülerek, hem kendileri, hem de saldırgan profiline göre ön görüşme formları hazırlandı. Bulgular. Olguların, 17'sinin (%42,5) 19-30 yaş grubunda ve 12'sinin (%30) 31-40 yaş grubunda olduğu tespit edildi. Olguların 33'ünün (%82,5) ilköğretim, altısının eğitimsiz ve birinin de üniversite mezunu olduğu, 27'sinin (%67,5) çocuk sahibi olduğu ve 13'ünün (%32,5) ise çocuk sahibi olmadığı, 10'unun (%25) iki çocuk, dokuzunun (%22,5) üç çocuk, beşinin (%12,5) tek çocuk, üçünün (%7,5) beş ve üstü çocuk sahibi oldukları, 13'ünün (%32,5) ise çocuk sahibi olmadıkları tespit edildi. Olay yeri açısından olguların 34'ünün (%85) evde, birinin iş yerinde ve beşinin sokak ve boş arazi gibi diğer yerlerde geçtiği belirlendi. Sonuçlar. Kadına yönelik şiddet, yalnızca adli tıp uzmanlarının değil diğer hekim grupları, hukukçular, güvenlik güçleri ve demokratik kitle örgütlerinin de içinde yer alacağı bir ekip çalışması ile tanı konulması gerekmektedir. Ülkemizde, şiddet nedeniyle kadın ölümlerinin önlenmesi için, yapılan çalışmaların kapsamlı bir bakış açısına sahip olmasını ve aynı zamanda rehabilitasyon sürecini de kapsayan bütüncül bir yaklaşım gerektiğini düşünüyoruz.
Anahtar sözcükler: Şiddet, kadınlar, ölüm, adli tıp
Amaç. Ölümle sonuçlanan kadına yönelik şiddet, sosyal ve toplumsal yaşamın önemli sorunları olarak karşımızda durmaktadır. Bu çalışmada, saldırıya uğrayan kişinin, sosyoekonomik, sosyokültürel ve demografik özellikleri, uğradığı şiddetin niteliği, ölüm şekli ve ölüm nedeni belirlenerek bir saldırgan profili ortaya konarak yorumlanması amaçlanmıştır. Yöntem. OcakHaziran 2002 tarihinde Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesi’ne getirilerek otopsisi yapılan 40 kadın olgu incelendi. Olguların yakınları ile görüşülerek, hem kendileri, hem de saldırgan profiline göre ön görüşme formları hazırlandı. Bulgular. Olguların, 17’sinin (%42,5) 19-30 yaş grubunda ve 12’sinin (%30) 31-40 yaş grubunda olduğu tespit edildi. Olguların 33’ünün (%82,5) ilköğretim, altısının eğitimsiz ve birinin de üniversite mezunu olduğu, 27’sinin (%67,5) çocuk sahibi olduğu ve 13’ünün (%32,5) ise çocuk sahibi olmadığı, 10’unun (%25) iki çocuk, dokuzunun (%22,5) üç çocuk, beşinin (%12,5) tek çocuk, üçünün (%7,5) beş ve üstü çocuk sahibi oldukları, 13’ünün (%32,5) ise çocuk sahibi olmadıkları tespit edildi. Olay yeri açısından olguların 34’ünün (%85) evde, birinin iş yerinde ve beşinin sokak ve boş arazi gibi diğer yerlerde geçtiği belirlendi. Sonuçlar. Kadına yönelik şiddet, yalnızca adli tıp uzmanlarının değil diğer hekim grupları, hukukçular, güvenlik güçleri ve demokratik kitle örgütlerinin de içinde yer alacağı bir ekip çalışması ile tanı konulması gerekmektedir. Ülkemizde, şiddet nedeniyle kadın ölümlerinin önlenmesi için, yapılan çalışmaların kapsamlı bir bakış açısına sahip olmasını ve aynı zamanda rehabilitasyon sürecini de kapsayan bütüncül bir yaklaşım gerektiğini düşünüyoruz
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Dahili Tıp Bilimleri Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Nisan 2009 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2009Cilt: 31 Sayı: 3 |